26 Mayıs 2014 Pazartesi

TANRILARIN VE GÜLERYÜZLÜ İNSANLARIN ADASI “BALİ “

Lezzetli ve ucuz deniz ürünleri, büyüleyici tapınakları, nefes kesen doğal güzellikleri ve gülümseyen insanlarıyla Bali, ziyaretçilerine farklı bir tatil deneyimi yaşatıyor…  İster fil safarasi yapın ister pirinç teraslarında dolaşın, isterseniz maymun ormanlarında gezintiye çıkın… Bali’den size asla unutamayacağınız anılar kalacak…
Çoğu zaman yolculuğa çıkmadan önce aklımda birkaç seçenek belirler ve doğru zamanlamayla doğru karar vermek için evrenden mesaj beklerim. Bali de seçeneklerim arasındaydı ve sessiz mesajını göndererek beni kendine çekti. Tesadüfen bir blog sayfasında gördüğüm ilan Bali’nin sessiz mesajıydı. Şöyle yazıyordu “Ben Murat, Bali’de yaşıyorum, buraya yolu düşen herkese güvenilir tur rehberi bulabilirim.“
Vakit kaybetmeden Murat ile iletişime geçtim. Aklımdaki endişeleri anlatan bir mail gönderdim ve gelen cevap beni rahatlatmakla birlikte Bali hevesimi ikiye katladı. Şöyle yazıyordu: “Endişelenmeyin, Tanrıların ve güler yüzlü insanların adasına gidiyorsunuz”… Bu mesajla birlikte artık Bali hazırlıklarıma başlayabilirdim…
Endonezya'nın En Turistik Bölgesi
Bali Adası’nın ismini bilmeyen yoktur ama Endonezya’nın binlerce adasından biri olduğunu eklemekte fayda var. Endonezya yaklaşık 240 milyon nüfusuyla hem Güneydoğu Asya’nın hem de dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi. Fakat Bali Adası’nın sadece yüzde 10’luk bir kısmı Müslüman, geri kalanı ise Hindu... Resmi rakamlara göre tam 17.508 adaya sahip Endonezya’nın en turistik bölgesi, ülkenin 33 idari bölgesinden biri olan Bali Adası.
Ve artık Bali gezimize başlayabiliriz. Türkiye’den yaklaşık dokuz saat süren bir uçak yolculuğuyla Singapur’a varıyorum. Havalimanında iki saat süren bekleyişten sonra aktarma yaparak yaklaşık iki buçuk saatte Denpasar’a iniyorum. Vize kuyruğunda etrafı inceliyorum ve Murat’ın söylediklerini daha iyi anlıyorum. Halkın Tanrılar için yaktıkları tütsüler buram buram kokarken, samimi “merhabalar, hoşgeldinler“ kulağıma doluyor. Bali’nin güleryüz büyüsü benim gibi gelen turistlere de bulaşmış olmalı ki, burada herkes birbirine içten gülümsüyor. Bu arada 25 doları vize memuruna takdim ettikten sonra, Murat’ın yönlendirdiği Balili harika çift Tata ve eşi Robin beni havaalanında karşılıyor ve Intercontinantel Hotel’e doğru yola çıkıyoruz. Endonezya’da trafiğin yoğunluğu, soldan akması ve yollardaki motosiklet bolluğu gözüme çarpan ilk ayrıntılar oluyor.
Ayrıca yol boyunca rehberlerim bana Endonezya nüfusunun neredeyse tamamının Müslüman olduğunu ama Bali Adası halkının neden Hindu dinine mensup olduğunu açıklıyorlar; “Müslüman tüccarlar güneydoğu Asya’ya geldiklerinde Bali limanını ticaret hacmi olarak yeterli bulmadıklarından görmemezlikten gelmişler, bu da Endonezya’nın aksine ada yerlilerinin Hindu dininin etkisi altında kalmalarına neden olmuş.”
Lezzetli Deniz Ürünleri
Konakladığım otel oldukça büyük bir alana sahip. Bali’nin egzotik ortamını ve mimarisini yansıtacak şekilde restore edilmiş. Odamın Hint Okyanusu'na bakan balkonundan, Jimbaran sahilinde sörfleriyle dalgaların üstünden adeta rüzgârla dans eden, kömür renkli yerli çocukları büyük bir keyifle izlemekten de kendimi alamıyorum.
Otelin kahvaltısı mükemmel, her tür damak zevkine hitap ediyor. Yemeklerin hepsi çok lezzetli; sadece öğlen yemeğinde bir makarna ve kola için 25 dolar, akşam yemeğinde ise ızgara balık, salata, bir kadeh şarap ve tatlı için 60 dolar civarında bir ödeme yapacağınızı da unutmayın.
Gün batımında Hint Okyanusu'na nazır romantik bir akşam yemeği için sahildeki irili ufaklı restoranlardan birini tercih ettim. Yerel mutfaklarına takılmadan, deniz ürünlerinin yer aldığı bir menüden seçim yaparak bolca ıstakoz, yengeç, kalamar ve midye yeme şansım oldu. Hesabı merak ediyorsanız, sadece 30 dolar!
Şunu da söylemeden edemeyeceğim; buraya gelmeden önce endişelendiğim böceklerden ve sineklerden eser yok. Burada kaldığım süre boyunca kertenkele fobimi bile yendim. Bali’de kertenkeleler kutsal hayvan olarak biliniyor ve bu nedenle her yerde görmek mümkün…
Fil Safarisi ve Pirinç Terasları
İlk gün rehberlerim Tata ve Robin minibüsleriyle sabah erkenden gelip beni otelimin önünden aldılar. Böylece Bali turlarıma ilk startı vermiş oldum. Fil safarisi için Jimbaran’dan iki saat sürecek olan Ubud’a doğru yola çıkıyoruz. 50 dolarlık giriş bileti canımı yaksa da kendimi içeriye keyifle bırakıyorum. Burada oyuncu filler ziyaretçilere gösteri yapıyorlar. Safari için fillerin dönüşünü beklerken gezebileceğimiz bir alan ve yemek yiyebileceğimiz bir restoran mevcut. Sıra bana geldiğinde filime bambu vererek selamlaştıktan sonra yaklaşık bir saat süren gezimize başlıyoruz. Tropikal meyveler ve çiçeklerle dolu orman gezimizi fil sürücüsü ile sohbet ederek sürdürüyor ve gezi biterken filimizle hatıra fotoğrafı çektiriyoruz. Sakın ha! Fil safarisini denemeden dönmeyi düşünmeyin derim…
Endonezya'da yerli halkın favori yemeği ve en önemli geçim kaynağı pirinç. Bu yüzden fil safarisinden hemen sonra Bali’nin en meşhur pirinç teraslarını görmeye gidiyoruz. Burası sağlı sollu ve gelişigüzel sıralanan dükkânların içinde gizli bir tablo gibi duruyor. Dağlar ve yamaçlarda hatta her yerde pirinç tarlaları var. Bu tarlalar kademeli olarak aşağıya doğru iniyor. Dağdan gelen sular ilk tepedeki pirinç tarlasını suyla dolduruyor ve oradan sırayla doldurarak aşağıya iniyor. Bali’de hemen  her yerde pirinç tarlası görmek mümkün fakat en görkemlisi ve estetiği Ubud bölgesinde yer alan bu teraslar.
Maymun Ormanları
Muhteşem pirinç teraslarından sonra Monkey Forest’e (Maymun Ormanları) geliyoruz. 3 dolara aldığınız bir biletle, dalları bulutları okşayacak kadar uzun ağaçlardan oluşan ve her bir köşesinde maymun ailelerin koşuşturduğu ormana girip dolaşıyorum. Yerel kıyafetler kuşanmış yerli halkın sattığı 1 dolarlık muzları alıp maymunları ellerinizle besleyebiliyorsunuz. Bu arada dikkatli olmanızda fayda var. Maymunlar taşıyabildikleri her şeyi üzerinizden yürütmekte çok başarılılar. Dolayısıyla yiyecek, içecek, incik, boncuk, gözlük ve şapka gibi üzerinizde ne varsa arabada bırakmanızı öneriyorum. Muzu vermeyi deneyenler ufak saldırılara bile maruz kalabiliyor aman dikkat, maymun arkadaşları kızdırmamak lazım.
Ormanın içindeki maymun tapınağını ziyaret ediyoruz. Girişte 5 dolarlık bilet ücreti ödedikten sonra şala benzeyen kumaşları (Monk pantolonu) belimize tutturuyorlar. Kadın ya da erkek olmanız fark etmez, Bali’de gezeceğiniz bütün tapınaklarda bu kumaşları belinize dolamanız gerekiyor. İçerde tüm heybetiyle sanat harikası tapınaklar, meditasyon yapan, fotoğraf çeken turistler ve dua eden Balili insanlar görüyorum. Fotoğraf çekmeye meraklıysanız burada harika kareler yakalayabilirsiniz.
Bu geziler arasında nefis yemekler için Bebek Tepi Sawah restoranı ziyaret edebilirsiniz. (Bu arada Türkçe’deki ‘bebek’ kelimesi, Bali’de ördek anlamı taşıyor, duyduğumda ben de şaşırdım.) 20 dolara, pirinç tarlaları arasında yapılan bambu çardakları ve yerel kıyafetli garsonlarıyla adeta büyüleyici bir öğlen yemeği ziyafeti yaşayabilirsiniz.
Cesur Deneyimler
Rehber Tata’nın anlattığına göre Hindu inancına göre üç tanrı varmış: Yaratıcı, yok edici ve de koruyucu. Her tanrı için de ayrı bir tapınak yapılırmış. Bu tapınakları Bali’de nereye giderseniz görmeniz mümkün. Her evin bir aile tapınağı oluyor. Burada günlük ibadetler yapılıyor, daha büyük kutsal günlerde ise herkes genel tapınaklara gidiyor.
Bali Zoo da görülmesi gereken yerlerden biri. 20 dolara bir bilet alıp sonra rengârenk ve masalımsı bir ormana ayak basıyorsunuz. İlk olarak görkemli Bengal kaplanlarını hayretle izliyorum ve daha önce hayatımda görmediğim hayvanları fotoğraflıyorum. Burada yeni deneyimler yaşayabilmek ve keşifler yapabilmek için cesur olmak lazım.
Ertesi gün Bali’nin en ünlü sahili Padang Padang Beach’i ziyaret ediyoruz. Sörf meraklısı turistlerin hepsi burada. Eğer sizin de sörfe ilginiz varsa Padang Padang sahilinde sörf yapmayı denemelisiniz. Masmavi bir deniz ve ideal boyutta dalgalar sizi fazlasıyla memnun kılacak. Julia Roberts’ın ‘Eat Pray Love’ filmindeki sahne herkesi müthiş etkilemiş olacak ki, Bali’ye gelip masmavi ve insanı büyüleyen  güzellikteki bu sahili görmeden dönen yok. Kumsalda yerel halkın tütsüleriyle yaptıkları dua törenine denk gelirseniz, renkli ve anlamlı fotoğraflar çıkarabilirsiniz.
Bir başka durağımız Thurtle Island. Buraya gidebilmek için öncelikle bir tekne tutmanız gerekiyor. Yapılan pazarlık sonrasında 120 dolardan 80 dolara inerek tabanı camla kaplı tekneyi kiralıyorum. 20 dakika süren, enfes manzaralarla süslü bir yolculuktan sonra çıplak ayakla denize ayak basarak kumsala doğru yürüyoruz. Burası öncelikle dev kaplumbağalarla herkesi etkiliyor. Ben de kaplumbağalarla fotoğraf çekildikten sonra bu küçük adada tura başlıyorum ve daha birçok farklı türden hayvana rastlıyorum.
Büyüleyici Tapınaklar
Bali deyince herkesin aklına tapınaklar geliyor. Manzaralarıyla ünlü öyle tapınaklar var ki, mutlaka ziyaret etmelisiniz. En güzel örneklerinden biri Tanah Lot tapınağı. Burası görüntüsüyle insanı büyülüyor. Denizin kıyısında kocaman bir tapınak. İçeriye girmemize izin vermiyorlar, fakat hemen yanında bir tepeden denize ve tapınağa güzel bir açıyla bakabiliyoruz.
Uluwatu Temple da görülmesi gereken tapınaklardan biri. 10 dolara bilet alarak  içeri giriyoruz. Burası bir tepenin ucuna inşa edilmiş küçük bir tapınak. Dev dalgaları kuşbakışı görebilmemizi sağlayan oldukça yüksek bir yokuş çıkıyorum. Müthiş bir manzarayla karşılaşıyorum. Geziye yine maymunlar eşlik ediyor. Ayrıca Uluwatu Temple’ın en önemli ziyaret sebeplerinden biri, sabahın erken saatlerinde yapılan meşhur Kecak dans gösterisi. Görülmeye değer renkli sahneler oluşturuyor.
Etkilendiğim bir başka tapınak ise Kutsal Su Tapınağı. İnsanlar (Bali halkı ve ziyaretçiler) bir havuzun içinde yedi ayrı musluktan akan suyun altına girerek dua ediyor ve günahlarından arınıyorlar, sonrasında tütsü yakarak dilekte bulunuyorlar. Suyun içinde ıslak kıyafetleriyle dua eden insanların görüntüleri gerçekten görülmeye değer.
Spa'da Hijyene Dikkat
Siz de benim gibi spa düşkünüyseniz size önerim, ucuz diye Bali’de her gördüğünüz spa salonuna girmeyin. Çünkü burada her sokakta neredeyse beş-altı tane salon var ama hijyen konusunu önemsiyorsanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Türkiye ile aynı fiyat olmasına rağmen (1 saatlik Bali masajı 60 dolar) mümkünse kaldığınız otelin spa bölümünü ziyaret ederek, iyi bir masaj deneyimi yaşayabilirsiniz. Otelde hizmet veren Uluwatu Spa beni bu konuda çok memnun etti.
Bali yolculuğu bana manevi anlamda oldukça faydalı bilgiler yükledi. Bali’den döndüğümde kendi ülkeme ve insanlarıma daha hoşgörülü ve samimi bir pencereden bakmaya başladım. Gidip görülmesi ve muhteşem atmosferinin yaşanması gereken bir yer Bali.
Çerez Bilgiler
*Bali’nin para birimi rupiah. Burada euro değil daha çok dolar tercih ediliyor.
*Bali’ye giriş vizesi kişi başı 25 dolar. (Girişte dolar kabul ediyorlar)
*Çıkışta ise kişi başı 150.000 rupiah ödemeniz gerekiyor. Dolar çıkış ödemesinde geçerli olmuyor, rupiah olarak ödeme yapmanızı istiyorlar. (Mutlaka 150.000 rupiahı yanınızda bulundurun, yoksa çok uğraşırsınız)
*Girişte verilen vize ve diğer evrakları çıkışta sizden geri istiyorlar. Bu nedenle evraklarınızı saklayın.
*Kaldığınız otelin taksisini kullanmaya özen gösterin. Dışarıda bindiğiniz herhangi bir taksi sizi ücret ve güvenlik konusunda hayal kırıklığına uğratabilir.
*Bali sanatının gelişimini anlayabilmek için, Puri Lukisan Müzesi’nin resim ve heykel koleksiyonlarını inceleyin.
*Ubud kasabası, Bali’nin kültür merkezi kabul ediliyor. El işleri ve tahta oymacılığı çok yaygın, kasabanın içinde pek çok sanatçı atölyesi ve galeriyi ziyaret edebilirsiniz. *Sanat pazarı Pasar Seni’de Bali yapımı ürünler, yerli el işleri ve ilginç hediyelikler bulabilirsiniz.
*
Dünyanın en nadir ve en pahalı kahvesi ‘kopi luwak’ Bali’de üretiliyor. Mutlaka tadın.

Yazı: Gizem Artış

























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder